Definition and meaning of DOWN

down

aşağıda, boyunca

down (adj.)

neşesiz, efkârlı, hüzünlü, kederli, üzüntülü, canı sıkkın, çok kötü/müşkül durumda, çok mutsuz, bitkin düşmüş, üzgün, yıkık, morali bozulmuş, cesareti kırılmış, ümidini kaybetmiş, durgun

down (adv.)

aşağı, aşağı bir yere, aşağıya, aşağıya doğru, geçmiş zamandan bu güne, yere, doğru

down (n.)

kuş tüyü, alan, saha

down (v.)

kafaya dikmek, düşürmek, bırakmak, arıtmak, geliştirmek, ıslah etmek, rafine etmek, yemek, içmek, dikmek, yuvarlamak, bastırmak, ateş ederek düşürmek

down ()

altında, aşağıda, aşağısına, altta, altına, aşağıya, aşağı doğru, boyunca, bir yerinde, yönünde

back down (v.)

korkup çekilmek, korkup çekilmek/kaçmak, pes etmek, sakinleşmek, sessizleşmek, susturmak, vazgeçmek, yelkenleri suya indirmek

bear down (v.)

bütün ağırlığıyla çökmek, ezmek, fırlamak, hızla koşmak, koşmak, yüklenmek

bear down on (v.)

bütün ağırlığıyla çökmek, ezmek, geçip gitmek, geçmek, ilerlemek, tehlikeli bir biçimde üstüne gelmek, üstüne yürümek, yüklenmek

bear down upon (v.)

tehlikeli bir biçimde üstüne gelmek, üstüne yürümek

beat down

tepesine vurmak

beat down (v.)

fiyat kırmak/indirmek, kavurmak, pazarlık etmek, pazarlıkla fiatı indirmek, sıkı pazarlık etmek

break down

kırarak açmak

break down (v.)

analiz etmek, ayrıştırmak, bozulmak, çalışmamak, çökmek, çözümlemek, düşmek, düşüp bayılmak, işe yaramaz duruma düşmek, kendini kaybetmek, tahlil etmek, ufalamak, yerle bir etmek, yığılıp kalmak, yıkmak, yıkılmak, zorla açmak, zorlayarak açmak

break down (v.) (figurative)

başarısızlığa uğramak, başarısız olmak, belâsını bulmak, çakmak, felâkete uğramak, kalmak, kesilmek, sonuçsuz kalmak

bring down

devirmek, düşürmek

bring down (v.)

alçaltmak, aşağı indirmek, aşağı sarkıtmak, azaltmak, başına belâ etmek, indirmek, inmek, kendini zorla kabul ettirmek, kesmek, kısaltmak, uğratmak, vermek, yüklemek, zorla vermek

call down (v.)

azarlamak, canlandırmak, konuşma yapmak, kınamak

call-down (n.) (colloquial;American)

azar, azarlama, kınama, paylama

cast down (v.)

demoralize etmek, huzursuz etmek, keyfini kaçırmak, moralini bozmak, üzmek

close down (v.)

kapanmak, kapatmak

come down (v.)

azalmak, batmak, düşmek, hastalanmak, inmek, yağmak

come down on (v.)

başının etini yemek, söylenip durmak

come down with (v.)

hastalanmak

cut down

ara vermek, araya girmek, bitirmek, durdurmak, keserek devirmek, sona ermek, söze karışmak, sözünü kesmek

cut down (v.)

azaltmak, bastırmak, biçmek, devirmek, kesmek, küçültmek, kısaltmak, şiddetle vurmak, uzunlamasına kesmek

cut down on (v.)

azaltmak, küçültmek

down-and-out (adj.)

parasız ve işsiz

down-at-heel (adj.)

bakımsız, hırpanî, kılıksız

down in the mouth (adj.)

canı sıkkın, cesareti kırılmış, efkârlı, hüzünlü, kederli, morali bozulmuş, neşesiz, ümidini kaybetmiş, üzgün, üzüntülü, yıkık

down-in-the-mouth (adj.)

canı sıkkın, cesareti kırılmış, efkârlı, hüzünlü, kederli, morali bozulmuş, neşesiz, ümidini kaybetmiş, üzgün, üzüntülü, yıkık

down on one's luck (adj.)

bahtsız, şanssız, şansı kötü olma, talihsiz

down payment (n.)

depozito, kaparo, kaparo verme, kısmî ödeme, peşinat, peşin ödeme, yatırılan para

Down's syndrome (n.)

mongolizm

Down syndrome (n.)

mongolizm

down the stairs (adv.)

aşağı

down-to-earth (adj.)

ağırbaşlı, aklı başında, ciddi, gerçekçi, makul, ölçülü, pratik

down-to-earthness (n.)

sağduyu

down tools

işi durdurmak

drop down (v.)

azalmak, çökmek

dust down

tozunu almak, tozunu silkmek

fall down

aksamak

fall down (v.)

başarısız olmak, çok uğraşmak, elinden geleni esirgememek, elinden geleni yapmak

get down (v.)

alçaltmak, aşağı indirmek, aşağı sarkıtmak, attan inmek, başlamak, değiştirmek, demoralize etmek, huzursuz etmek, indirmek, kağıda dökmek, kağıda geçirmek, kaleme almak, kaydetmek, keyfini kaçırmak, moralini bozmak, trenden indirmek, trenden inmek, üzmek, yutmak

go down

beğenilmek, kabul edilmek, kabul görmek

go down (v.)

arıza yapmak, azalmak, batmak, çökmek, düşmek, inmek, sönmek, zayıflamak

hand down (v.)

bağlamak, elle vermek, geçmek, iletmek, teslim etmek, uzatmak, vermek

hand-down (adj.)

elden düşme, ikinci el, kalitesiz, kullanılmış, rüküş

hand-me-down (adj.)

elden düşme, ikinci el, kalitesiz, kullanılmış, rüküş

hand-me-down (n.)

kullanılmış elbise

hold down (v.)

elinde tutmak

keep down

artmasını önlemek, denetim altında tutmak, eğilmek, kusmayı engellemek, sindirmek, sınırlandırmak

keep down (v.)

bastırmak, boyun eğdirmek

knock down

düşürmek, kırmak

knock down (v.)

arabayla ezmek, bastırmak, çiğnemek, ezmek, fiyatını indirmek, pazarlık etmek, sıkı pazarlık etmek, vurup devirmek, vurup yere devirmek, vurup yere yıkmak, yere sermek

knock-down (adj.)

güçlü

lay down (v.)

buyurmak, istiflemek, stoklamak, yapmak

lay down the law (v.)

hükmetmek, ifade etmek, yetkiyle görüşünü açıklamak

lay down the law to (v.)

hükmetmek, ifade etmek, yetkiyle görüşünü açıklamak

let down

havasını indirmek

let down (v.)

alçaltmak, aşağı indirmek, aşağı sarkıtmak, başı dertteyken yalnız bırakmak, düş kırıklığına uğratmak, hayal kırıklığına uğratmak, indirmek, uzatmak

live down (v.)

utancıyla yaşamak

look down on

aşağı görmek, hor görmek, küçümsemek

low-down (adj.)

ahlâksız, aşağılık, bayağı, düşkün

low-down (n.)

gerçek, içyüzü

move down (v.)

rütbesini düşürmek, rütbesini indirmek

narrow down (v.)

daralmak, daraltmak, kesin bir yanıt almak, uzmanlaşmak

play down (v.)

önemsiz göstermeye çalışmak

press down on (v.)

bütün ağırlığıyla çökmek, ezmek, yüklenmek

pull down (v.)

alçaltmak, bastırmak, yerle bir etmek, yıkmak

push down (v.)

bastırmak

put down (v.)

alçaltmak, aşağılamak, bırakmak, durup yolcu indirmek, hazırlamak, ihraç / taburcu / tahliye etmek, indirmek, inmek, kağıda dökmek, kağıda geçirmek, kaleme almak, kaydetmek, koymak, küçük düşürmek, ortadan kaldırmak, vermek, yatırmak, yazmak

put-down (n.)

'şap' sesi, çamurda yürüme sesi

put one's name down (v.)

kaydedilmek, kaydetmek, kaydolmak

right-down (adj.)

bütünüyle, bütünyle, sırf, tam, tam anlamıyla

run down

arabayla ezmek, birdenbire durmak, çalışmamak, durmak, karalamak, kötülemek, lekelemek, vurup devirmek, vurup yere devirmek, vurup yere yıkmak, yere sermek, yermek

run down (v.)

azalmak, azaltmak, bir şeye yeterince sahip olmamak, çiğnemek, ezmek, göz gezdirmek, iftira etmek, incelemek, iyice incelemek, suyunu çekmek, tükenmek, tüketmek, yormak

run-down (adj.)

ince benekli kır renkte, pire yenikleriyle dolu

sand down (v.)

kum doldurmak, kum serpmek, zımpara ile düzlemek, zımpara kağıdıyla düzlemek, zımparalamak

screw down (v.)

vidalamak

send down (v.)

atmak, üniversiteden ihraç etmek

set down (v.)

bırakmak, durup yolcu indirmek, ihraç / taburcu / tahliye etmek, indirmek, inmek, kağıda dökmek, kağıda geçirmek, kaleme almak, karaya çıkarmak, karaya çıkmak, kaydetmek, tarihsel kayda geçirmek, tarih yazmak, vakayinameye yazmak

shut down (v.)

kapanmak, kapatmak

stand down

istifa etmek

stand down (v.)

çekilmek

step down (v.)

ayrılmak, istifa etmek

step-down (n.)

azalma, azaltma, azalış, düşürme, indirim, indirme

strike down

arabayla ezmek, çiğnemek, ezmek, vurup devirmek, vurup yere devirmek, vurup yere yıkmak, yere sermek

strike down (v.)

devirmek, iptal etmek, kesmek

take down (v.)

alçaltmak, aşağı indirmek, aşağılamak, aşağı sarkıtmak, indirmek, kaydetmek, küçük düşürmek, not almak, not etmek, seyir defterine yazmak, tarihsel kayda geçirmek, tarih yazmak, vakayinameye yazmak, yazmak, yerle bir etmek, yıkmak

talk down to

aşağılar şekilde konuşmak, büyüklük taslamak, küçük görmek

turn down (v.)

geri çevirmek, kabul etmemek, kısmak, reddetmek

water down

su katmak, sulandırmak

water down (v.)

bozmak, seyreltmek, yabancı madde karıştırarak

write down

not almak, not etmek, seyir defterine yazmak, yazmak

write down (v.)

kağıda dökmek, kağıda geçirmek, kaleme almak, kaydetmek, tarihsel kayda geçirmek, tarih yazmak, vakayinameye yazmak

write-down (n.)

düşük yazma, kaydetme, yazma

Down

Down